5 Temmuz 2011 Salı

Ruh nedir, nasıl görünür...

Metronun kilisenin yanındaki Arlington çıkışında siyahi bir genç zaman zaman bir teneke, kırık dökük bir iki plastik kap ve iki çubukla birkaç kuruş karşılığında nefis bir gösteri yapıyor.

Dün yine rastladım: Millet dikilmiş, üstü başı dökülen bu sefil gencin dogaçlama bateri solosunu izliyordu.

Bir iş yapmak, yeteneğiyle dünyayı zenginleştirmek, yapabileceğini yapmak ve kimseye eyvallah etmeden kendi potansiyeliyle yaşamak için hiç mızırdanmıyor.

-Ama hemen o civarda en az beş dilenci var, ayrı mesele.

Mutlaka çok seçme orkestralarda çalacak, dünyanın parasını kazanacak kadar, belki daha bile yetenekli -nihayet bu iş, iyi yere dükkan açmakla ilgili- iken, yol üstünde birkaç cente çalmak bilinçli bir seçim mi, yoksa şöhret yolunda bir deneme mi, yoksa hayatın burun sürtme operasyonlarından biri mi...

Hangisiyse…

Ama yeteneğini sergilemek için pahalı, gözalıcı zilciyanlara ihtiyacı yok.

4-5 yıl önce Kadıköy İskelesi’nde de yalınayak, pislik içinde 3-4 yaşlarında bir bidilik vardı. Boya kutusunu küçücük bacakları arasına alır harika sesler çıkartırdı. Şimdilerde 7-8 yaşlarında bir tinerci değilse parlak bir geleceğe doğru yürüyor olmalı.

Bunlara karşılık, birini tanıyorum İngilizce çalışıyor kendi hesabınca; almadığı kitap sözlük kaset teyp vs kalmadı, hâlâ tik yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder