Her ne kadar ilk anda ifade teknolojik gelişmeler doğrultusunda akla uygun geliyorsa da, en azından orijinali öyle değil.
Güngör Uras’ın pazar günkü yazısındaki “eski camlar bardak oldu” ifadesinden söz ediyorum. Deyimdeki “cam” değil, “çam” olmalı. Cam’ın Anadolu köylüsünün hayatındaki geçmişi ne kadar ki onunla ilgili deyim üretsin!..
Deyimin orijinalini “eski çamlar bardak oldu” diye biliyorum. Eskiden bebekleri kundaklar beşiğe yatırırlardı; ben buna yetiştim. Annemden ve babamdan duyduğum kadarıyla da, “bardak” bu beşiğin parçalarından biri; hangisi olduğundan emin değilim. Ve ayrıca, ifade kolaylığı nedeniyle uyduruluvermiş “bardak” değil, “bağırdak”. Yani “eski çamlar bağırdak oldu”.
İnandırıcı bulmayan, gider Anadolu köylüsünden doğrusunu soruşturur.
Buna benzer, her zaman ciğerimi yakan bir başka bir nevi “galat-ı meşhur” da, “sütten çıkmış ak kaşık” deyimi.
Bu deyimi üreten damardan gelen eskiler o kadar derin ve geniş perspektifli insanlarmış ki, bugünün “entellektüelleri” ellerine su dökemez. Deyimin orijinalini, “süte sokulmadık ak kaşık” diye biliyorum. Yani eskinin adamına göre, süt, dünyanın en temiz, en helal, en şahane bir şeyi. Ve fakat, sözü edilen figür her ne ise, “onunla bile kirlenmemiş” denmek isteniyor. Fakat, nerde bugünün insanındaki bu derini kavrama kabiliyeti.
Süt beyazdır, o halde, sütten çıkan da beyazdır, ee, sözünü ettiği her neyse, bu kadar beyaz imiş, yani tertemiz imiş oluyor... İkisi arasındaki yalınkatlığı bile göremeyen adamların, hayatta şu ve bu konuda ahkam kesmesi ve başka bazılarının da bu insanların derinlikleri üzerine iman etmeleri, ne kadar hüzün verici geliyor bana, kimse bilemez.
Bunu niye buraya yazdım da Güngör Uras’a yollamadım?
1. Belki bu işi yapacak başkaları vardır.
2. Ben yollasam da kendisinin bu notu açıp okuyacak vakti olacağını sanmam.
3. Nasılsa burada da davulcu osuruğu!
(*) Buranın tarihine dönük bir dipnot: Eski ile güncel artık sık sık karışmaya başladı. Bu karakter kullanılmışsa, güncel, demek. Kullanılmamışsa, eski yazılardan geliyor demek.
Güngör Uras’ın pazar günkü yazısındaki “eski camlar bardak oldu” ifadesinden söz ediyorum. Deyimdeki “cam” değil, “çam” olmalı. Cam’ın Anadolu köylüsünün hayatındaki geçmişi ne kadar ki onunla ilgili deyim üretsin!..
Deyimin orijinalini “eski çamlar bardak oldu” diye biliyorum. Eskiden bebekleri kundaklar beşiğe yatırırlardı; ben buna yetiştim. Annemden ve babamdan duyduğum kadarıyla da, “bardak” bu beşiğin parçalarından biri; hangisi olduğundan emin değilim. Ve ayrıca, ifade kolaylığı nedeniyle uyduruluvermiş “bardak” değil, “bağırdak”. Yani “eski çamlar bağırdak oldu”.
İnandırıcı bulmayan, gider Anadolu köylüsünden doğrusunu soruşturur.
Buna benzer, her zaman ciğerimi yakan bir başka bir nevi “galat-ı meşhur” da, “sütten çıkmış ak kaşık” deyimi.
Bu deyimi üreten damardan gelen eskiler o kadar derin ve geniş perspektifli insanlarmış ki, bugünün “entellektüelleri” ellerine su dökemez. Deyimin orijinalini, “süte sokulmadık ak kaşık” diye biliyorum. Yani eskinin adamına göre, süt, dünyanın en temiz, en helal, en şahane bir şeyi. Ve fakat, sözü edilen figür her ne ise, “onunla bile kirlenmemiş” denmek isteniyor. Fakat, nerde bugünün insanındaki bu derini kavrama kabiliyeti.
Süt beyazdır, o halde, sütten çıkan da beyazdır, ee, sözünü ettiği her neyse, bu kadar beyaz imiş, yani tertemiz imiş oluyor... İkisi arasındaki yalınkatlığı bile göremeyen adamların, hayatta şu ve bu konuda ahkam kesmesi ve başka bazılarının da bu insanların derinlikleri üzerine iman etmeleri, ne kadar hüzün verici geliyor bana, kimse bilemez.
Bunu niye buraya yazdım da Güngör Uras’a yollamadım?
1. Belki bu işi yapacak başkaları vardır.
2. Ben yollasam da kendisinin bu notu açıp okuyacak vakti olacağını sanmam.
3. Nasılsa burada da davulcu osuruğu!
(*) Buranın tarihine dönük bir dipnot: Eski ile güncel artık sık sık karışmaya başladı. Bu karakter kullanılmışsa, güncel, demek. Kullanılmamışsa, eski yazılardan geliyor demek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder