14 Temmuz 2011 Perşembe

Evlatlık almanın riski bilgisi kime yarar?

Bülbülü an, kafesi yanına koy, demişler (Bkz. Memduh Şevket Esendal’ın öykülerinden biri).

3 aylığı 22 dolara abone olduğum Boston Globe gazetesinin bugünkü sayısının [25 Mayıs 2005] The Nation A3 sayfasında, evlatlıklarla ilgili bir haber dikkatimi çekti: Foreign adoptees found to adjust relatively well

Hollanda’nın Leyden Üniversitesi’nde iki uzman USA, Kanada, Avrupa, Avustralya, Yeni Zelanda ve İsrail’de, yabancı ülkelerden alınan evlatlıklarla ilgili bir araştırma yapmış. Araştırma sonuçları Journal of the American Medical Association dergisinde yayınlanmış... 1950-2005 arasındaki kayıtlarla, söz konusu ülkelerde gözlenen 137 örneğin değerlendirildiği bu araştırmada, 30 binden fazla evlatlıkla, 100 binden fazla “evlatlık olamamış” çocuğa ilişkin veriler incelenmiş. Evlatlıklarda, ötekilerden daha çok davranış bozukluğu gözlenmiş; saygısız ve pervasız imişler...

Daha başka “bilgiler” de var. Meraklısı www.bostonglobe.com adresine gider bakar.

Benim ilgilendiğim boyut, sayı idi: 1989’dan bu yana ABD vatandaşları öteki ülkelerden 230 binden fazla evlatlık almışlar...

2011 Temmuz notu: Zaman içinde daha iyi gözlemleme şansım oldu. Burada evlatlık almak bir sosyal norm adeta. Bunun vergi gibi konularda herhalde bir getirisi de var. Fakat şartları uygun olanlar evlatlık peşine düşüyor. Yollarda kaç tane ana-baba gördüm; kendileriyle uzaktan yakından bir bağı görünmeyen çocuklarıyla ebeveyn gibi gidiyorlardı.

Şu da var ki, biz evlat dediğimizde, hakikaten olgun insanlarsak, yüreğimiz titrer, sevgiyle sarar sarmalarız –ve belki çok da yanlış yaparız. Benim buradaki –elbette genellenemecek kadar çok kısıtlı- gözlemlerimde, çocuğa karşı bir sevgi sıcaklığından, ışığından çok, bir insan yetiştiriyor olmak bilincini, sorumluluğunu algıladım. Ortada cırcıvık bir sevgi bulamacı yok ve fakat temizlik, tertip, düzen, eğitim, saygı filan var; ve tabii, ebeveynler tarafında, her bakımdan, bir insan yetiştirme yeterliliği!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder