Boston Garden ve Public Garden bitişik, bir hipodrom kadarlar.
Boston Garden 1600’lerden beri var.
Amerikalı direnişçilerin -Çelik Blekler, Kaptan Swingler- kurduğu, İngilizlere karşı savaşacak düzenli ordular burada talim etmiş.
Öteki 1837’de açılmış.
10 gün öncesine kadar kar kaplıydı, bir iki gün güneş çıktığında sincaplar hemen ortalığa yayılıyordu.
Sincaplar bir ömür hakikaten, acelelerinden insan yolunu şaşırıyor.
Burada başıboş hayvan namına bir tek onlar var.
Geçende, tam da benim yolumun üstünde birini araba ezmiş, her nasıl bir acelesi vardıysa hayvanın…
Bir de yaban kazları ve ördekler; havuzlar ve Charles River onların.
Parklara ilişkin asıl söylemek istediğim, agaçlar:
Çoğunun üstünde künyesi var ve kim ne derse desin her biri bir sanat eseri.
Sureta uzayıp gitmiş bir tane ağaç yok.
O kadar ki, parkta, Yüzüklerin Efendisi’ndeki yürüyen ağaçları gördüm.
Olay tamamen Tolkien’in muhayyilesi değil yani, onlar var.
İş sonuçta yine insana geliyor:
Bugünden, değerlerinden, olanaklarından uzaklaşıp şunca yıl geri gittiğinde, parktaki ağaçların heykel olmasını düşünen ve yapan adamlar çıkıyor karşına.
(Sonra da, ABD –İngilizler mi diyelim- her yerde, diye şaşıyoruz…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder