Çok zaman olmuş Public Library’ye gitmeyeli. Harika havanın davetine direnmek haksızlıktı. Çıktım.
Hayat enteresan; sincaplar resmen oyun oynuyordu. 10 gün kadar süren karanlık, baskılı, yağmurlu, fırtınalı havanın ardından, parlayan güneş müthiş bir iç rahatlığı veriyor.
Sadece gömleğin -kimilerine atletin- yettiği pırıl pırıl günde sersem sepet yürürken, sanki büyük bir savaşı kazanmışım da tadını çıkarıyormuşum gibi hissettim; iyi geldi.
Bütün Boston kendini yellim yelali sokağa atmış: Birinci olarak söylemeli ki, Boston’da çok küçük çocuk var; “Public Garden silme çocuk doluydu” cümlesi, sadece yarısı kadar abartılı.
Sarmaş dolaş insanlar, gönül kimi severse güzel odur, hikmetini getirdi aklıma. Ayrı ayrı birbirine hiç yakıştırılamayacak türlü çeşitli insan, sevip sevişip çocuk bile yapmışlar. Bir siyahla uzakdoğulunun melezi dünya şahanesi bir şeydi. Babası da değil annesi de; çekik gözlü kıvırcık çukulata renkli.
Önümde sarmaş dolaş giden iri kıyım çiftten kız tarafı elini oğlanın tişörtünün içine soktu, sol böğrüne yukarı doğru okşadı, başını sevgilisinin omuzuna yasladı, oğlan kızı omuzundan kendine doğru çekip sıktı.
Kızlar ve kadınlar, sıcağı ve buralıların meşhur tâbiriyle, “beautiful day”i görünce salıvermişler kendilerini: En çok, torba gibi olanlarla, sadece başından ibaret olan memeler dikkati çekiyor.
Bir grup yeni yetme, defilelerde çıkan ve bunları giyen var mıdır diye sorduran şeylerden birini giymişler, tam da gençliğin ele avuca sığmazlığının bir ifadesi, kalabalık caddede en küçük bir rahatsızlık hissetmeden yürüyorlardı.
Fırtına neredeyse 100 yıllık ağacı devirmiş, belediye de gelip kökünden kesmiş; biraz üzüntü vericiydi.
Ama günün flaşı şimdi geliyor: Parktaki atlıların heykeltıraşının adı Andrzej P. Pitynski. [1947 Polonya. 1974’te ABD’ye gelmiş. Parkta sergilenen en iyi eserini 1979’da yapmış.] Yapıtına PARTISANS adını koymuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder