Burçlarla ilgilenmeyeyim diyorum ama sağda solda gözüme ilişen haberlerle, söylediklerini karşılaştırıyorum, şaşırtıcı sonuçlar çıkıyor.
Geçenlerde bir yerde mesela akrep burcu ile bir ayrılış yaşayacağıma dair bir iki şey okumuştum. Çok canımı sıkmıştı, çünkü Türkiye akrep burcu idi ve ben Türkiye'yi düşünmeden nefes alabilen bir insan değilim; 24 saatim Türkiye neredeyse. O kadar ki, son 15 yılda içinden geçtiği süreç, benim burada hayatı burnumdan getiriyor ve orada her şeye rağmen yaşayan ve direnen, çağdaş insanlara gıptayla bakıyorum; hepsi bana birer kahraman gibi görünüyorlar.
En son, önce CHP İstanbul İl Başkanlığı, ardından gelen Genel Başkanlık seçiminden sonra, memleketin düzelebileceğine dair umutlarım iyice köreldi ve baktım ki, memleketi düze çıkarmak asli görevleri olan siyasi insanların, ezberlerini bozmamak için Türkiye'yi harcamayı tercih ettiklerini gördüm. Canım daha da sıkıldı. Benim buradan canımı sıkarak zaten bir şey yapamayacağımı daha fena idrak ettim.
Bu CHP'ye oy vermeyeceğim kesin.
Belki bir umut İYİ parti, bu mevcut iktidar güruhunun etkisiz hale gelmesine yol açabilir, diye dumanlı bir umudum var.
Akreple kopuş veya ters düşüş veya aykırılık artık nasıl söyleyeceksek, olumsuz gidişin ilk göründüğü örnek, birlikte çalıştığımız ve hakikaten çok taktir ettiğim Courtney'in işten ayrılması oldu. Patron sahip çıksın, bu kızı bırakmasın diye ciddi çaba sarfettiysem de, daha yukarıdaki patron, haftanın 2 günü iş gördürüp 5 günlük para vermem deyip çıkmış işin içinden; oysa bu sadece 4 aylık bir süreç idi: Courtney öğrenci idi ve bir yerde 4-5 ay intern olarak çalışması gerekiyordu diploma alabilmek için.
Courtney'i kaybettik; tekrar kazanacağımızı sanmıyorum.
Ondan sonra, bir nevi bir aile ferdi olan baldızla külahları değiştik. Ortak aldığımız evi neredeyse 13 yıldır boşuna tutuyoruz; boşuna tutturuyor. Ne alıyor, ne sattırıyor. En son, ne yaparsanız yapın diye topu bize atmıştı, biz de satmaya karar vermiştik. Bir müşteri 85 bin lira vermiş. Biz tamam dedik, bu, bu sefer de 90'dan aşağı olmaz diye tutturdu. Evi satsak, payımıza düşen parayı dolara çevirecek buraya getirecektik; evin çatısını yeniletecektik, 10 bin dolar istiyordu adam. O gün 1 dolar 3.65 lira idi; şimdi baktım bu gün 3.8277. Payımıza 38 bin 250 lira düşecekti. 10. 479 dolar yani. Bu gün aynı paraya satılsa, alabileceğimiz dolar 10 bin. Yani 3 ayda 479 dolar kaybetmişiz. Bir de bu evin 13 yıldır boş durduğunu ve satılmadığını düşün.
Her neyse, akrep baldızı da sildim defterden.
Derken, çok sıkı facebook arkadaşlarımdan akrep Sevinç de neredeyse 1 aydır çekildi gitti. Onun kalbini kıracak, üzecek bir şey yapmadım. Hatırladığım tek şey, izlemem için gönderdiği bir film linkini, kredi kartı kullanmadan izleyemeyeceğimi, bunu da yapmak istemediğimi, izlemenin başka bir yolunu bulmaya çalıştığımı söylemiştim. O da canının sıkma, ben sana bir yol bulurum demişti. Orada kalmıştık. Bir daha görüşemedik.
Ve, geçen hafta, akrep yeğenim Okan'ın gidip tek kapılı 10 yaşında bir BMW aldığını öğrendim ve sinirlerim tepeme çıktı. Kendisinden evlenip bir yuva kurması gibi makul ve mantıklı adımlar beklerken, hangi akla hizmet olduğu anlaşılamayan böyle bir aptallıkla karşılaşınca, üzüldüm. Annesi de babası da kredi kartıyla bütçe döndüren insanlar ve çocuklarını mutlu etmek için türlü çeşitli sıkıntılara göğüs geren insanlar; senin neyine tek kapılı spor araba.
Kendisiyle görüşmüyorum.
Fakat bu burçlar meselesine dair yazacağım şeyin asıl malzemesi bu akrep hususu değildi. Jüpiter retro mu yapıyormuş ne, hayatta her şey gecikecekmiş diye birşeyler ilgimi çekti.
Arda'nın 2 haftadır yüzme ve müzik derslerine gidemediği aklıma geldi; gelecek hafta yine gidemeyecek, çünkü bir gösteriye katılması gerekiyor.
Bir iki şey daha vardı ama unutmuşum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder