1 Mart 2018 Perşembe

Bahçeme çek düzen verirken komşumdan izin mi alacağım...

Sabah sabah tam Arda ile çıkmak üzereydik, kapıyı açtım baktım yan komşu Paul tam kapının önünde, arabasının içinde bana birşeyler söylemeye çalışıyor. İndim yanına gittim.
Anladığım kadarıyla, hafta sonunda yapmak üzere yol kenarına koyduğum taş tuğla yığını rahatsız etmiş onu. Taşları yerleştirmeye ilk koyduğum köşeden başlamamamı istedi. Yüzü bembeyazdı ve sanki ilk kez birisinden bir şey istiyormuş gibi, sanki dudakları da titriyordu, sinirliydi belli ki. Bir sürü birşeyler söylediyse de ben bir iki kırıntı anladım. Beni engellemek için ne yapsam ne yapsam diye sanki bütün gece düşünmüş ve nihayet bulmuş sanki; ben oradan taş döşemeye başlarsam arabasının lastiklerine bir şey olurmuş. O kadar ipe sapa gelmez, komik ötesi bir "gerekçe" ki, gülünemez bile. Bir defa taşlar dümdüz, üstünde dikenli tel yok, bu taşlardan korkuyorsan sokağa çıkmaman lazım. İkincisi, o taşı koyduğum yerden senin arabayla geçmen zaten mümkünsüz. Ve son olarak, ben kendi bahçemde çalışıyorum, sana ne!
Ön bahçenin onun yoluna bitişik parçanın yola yakın kenarında kendiliğinden otlar bitiyor ve bütün zamanlarda kötü bir görüntü veriyor. Ne kesebiliyorum, ne koparabiliyorum. Yoldan geçenler de oraya bassınlar mı basmasınlar mı bilemiyorlar. Dedim, ben arka bahçedeki tuğla ve taş parçalarından oraya şöyle artistik bir yürüme yolu yapayım. Ne kadar eski tuğla ve taş varsa oraya taşıdım ve yol olacak yere yaydım. Beyefendi kendi sınırına dayanmış taşa her ne sebeptense takılmış ve bana sinirlenmiş belli ki. Muhtemelen benim yaptığım şeylerden hoşlanmıyor, yine hoşlanmayacağı bir şey yapacağımı düşünüyor. Yanı sıra, bu adam birazdan benim arazime de tecavüz edecektir diye de mi bir zehaba kapıldı herhalde. Veya da, "yok öyle kardeş, istediğini yapamazsın benim evimin sınırında" direk bana ders vermek için de itiraz ediyor olabilir.
Hiçbir şekilde benim işime karışma hakkı yok. Çünkü ben hiçbir şekilde "onun olan bir yerle" ilgili değilim. Kendi bahçe sınırlarım içinde, yoldan geçenlere bir hizmet olsun diye kaldırım yapıyorum; bu yoldan bir menfaat de sağlayacak değilim. Maksadım çirkinliği ortadan kaldırıp biraz güzelleştirmeye çalışmak. Kaldı ki beğenmezsem sökmek için adam tutmaya filan da gerek yok, 1 saatlik iş; nihayet birbirinin yanına konmuş taş ve tuğlalardan bahsediyoruz. Kendi bahçemde çalışmak için neden senin fikrini almak ihtiyacım var!
Her neyse, sabahın o dar zamanında yarım yırtık anladığım kadarıyla ok dedim. Sonra bütün gün içime dert oldu. Bütün gün bütün enerjimi bu münasebetsiz davranışı anlamaya ve nasıl def edeceğime harcadım. Resmen kendimle uğraştım; işte ilk kez, birine karşı savunulacak bir varlığın var ve bakalım ne yapacaksın, pozisyonu. Şu şöyle yapmıyor bu böyle yapmıyor diye çok rahat eleştirdiğim pozisyonlar geldi geçti zihnimden. Bakalım ben nasıl yapacaktım. İlk fırsatta, belki yarın sabah kendisini karşıma alıp, defalarca kendi kendime prova ettiğim şekilde soracağım.
Tabii beni asıl gerdiren husus, dil. Onun ne söylediğini yine tam olarak anlamayacağım. Onun için kendisine benim duruşumu açıklamak esas. Burada seni rahatsız eden ne, diye soracağım. Senin toprağına girmiş miyim? Hayır. Tehlikeli bir iş mi yapıyorum, tehlikeli bir malzeme mi kullanıyorum, hayır. O halde yanlış olan ne, neye itiraz ediyorsun? Nihayet kendi evimin ön bahçesinde çalışıyorum.
Çok keyif alarak düşünüp tasarladığım ve heyecanlandığım bu hafta sonu projesini her şıkta yapacağım tabii ama onun istediği, istediği değil de adeta "dayattığı" şekilde, sınırdan 12 inch içerden başlamam gerektiği gibi bir sınırlama asabımı bozuyor; keyfimi kaçırdı.
Mahkemelik olmak ihtimali geçti zihnimden. Belediyeye gidip sormak ihtimali var. Fakat belediye de şak diye tamam yap veya yapamazsın diyebilecek durumda değildir ki, rica edeceksin, bir uzman görevlendirecek, onun uygun vaktini kollayacağız vs vs. Belki de diyecek ki bu bizim işimiz değil, mahkemeye verin birbirinizi, mahkeme karar versin vs.
Böyle şeyler düşünürken bu samimiyetsiz çocuğun, daha taşındığı ilk günlerde sergilediği bir sersemlik anını hatırladım. Taşındığının ikinci haftası mı neydi, sanki ben yapmışım da adeta itham eder gibi, eve birileri girmiş, duvarda delik açmışlar filan diye birşeyler söyledi. Ben de şaşırdım, allah alah dedim, görmek ister misin, dedi yüzüme dik dik bakarak, sanki beni olay mahalline götürüyormuş gibi, arkadaki küçük kapıdan girdik, baktım duvarda yere yakın, birilerinin profesyonel olarak tasarlayıp pencere gibi boş bıraktığı bir delik var, 15 santime 25 santim gibi bir şey. Sonradan bizim evde de gördüm aynı türden bir deliği; sanki bacadaki dumanın çıkışını kolaylaştıracak bir sistemin unsurlarından biri. Sonradan kendi de meseleyi sordu soruşturdu ve anladı herhalde. Yani çok rahat kafalı biri değil, biraz pimpirikli bir tip.
Hiç ummadığım bir tepki! Ben kendi bahçemde bir kaldırım düzenlemesi yapıyorum, sana ne oluyor! Neden rahatsız oluyorsun! Senin sınırın asfaltla belirlenmiş, benim taşım da sadece sırtını asfalta verecek. Ne oradan araba geçer, ne geçirsen bile lastiğine bir şey olur!
Tabiatımda tatsızlık çıkarmak yok. Ama neredeyse bütün hayatın teslimiyetle geçti, hemen her türlü belayı evet diyerek savuşturdum. Ama burası Amerika, başka bir dünya ve artık arkamda 56 yıl var. Neyin doğru, haklı, anlaşılabilir olduğuna dair bir fikrim var. Birinin keyfi öyle istiyor diye neden öyle yapayım! 12 inch içerden başlayabilirmişim, çünkü komşu sınırından 12 inch içerden olması gerekiyormuş. Ben böyle bir şey bilmiyorum, aslı var mı yok mu birazdan Google'da birşeyler bulmaya çalışacağım. Öyle olsa bile, sen benim bahçe sınırıma kadar asfalt döktürmüşsün, neden 12 inch içerden sınır belirlemedin!
Yarın sabah çıkarken konuşup karara bağlayacağım diye bir planım var, bakalım n'olacak...
Bütün gün, burada yalnız olduğumuz hissi döndü dolaştı kafamda. Arkamızı dayayabileceğimiz birileri olsaydı ne kadar güçlü hissederdim kendimi, ama yok işte, sen kendin mücadele edeceksin.
Sonra, neredeyse 10 yıldır her ay 17 dolar ödediğimiz hukuk bürosu geçti zihnimden. Mahkemelik filan olursak, veya mahkemeden önce açıp onlara bir fikir sorsak filan gibi...
Sonra biz konuşurken yoldan geçen komşular işe müdahil olur da, "adamın hakkı, niye senin söylediğin gibi yapmak zorunda olsun ki" derler ve bana güç verirler gibi şeylerden güç devşirmeye çalıştım. Belki Jason köpeğini gezdirmeye çıkmış olur veya Becky merak edip gelir...
Hatta belki başına kötü bir şey gelir de durum tamamen değişir gibi çocukça şeyler de geçti zihnimden.
"Belki evi satıp gitmek zorunda bile kalabiliriz"e kadar geldim. Hadi kardeşim anca gidersin deyip işin içinden sıyrılmaya çalışmak yerine, allah kahretsin yine yenileceğim hissine az kalsın teslim olacaktım.
Düşman her yerde idi; düşmanı araman gerekmiyordu. İşte buraya taşınalı beri geçen 5 yıl boyunca yaşayageldiğimiz huzurlu günlerin de sonuna gelmiş bulunuyorduk.
Adam acaba benim tutumum karşısında bir kötüük yapmaya kalkışır mıydı... Beni dövmek gibi mesela; benden iri ve güçlü kuvvetli biri. Mesela beni felç ediyormuş. Sonra hapis filan. Ama sonuç olarak burası Amerika, bu işler o kadar kolay değil diye kendime teselli vermeye çalıştım.
Böyle aşağı koy yukarı kaldır derken gidip google baktım, bir ara "ev satılığa çıkarılmış" diye bir rivayet çıkmıştı. Ev satış aracıları, 53 Ryder'ın Forclosure'da olduğunu gösteriyor, mortgage'ı veren banka tarafından satışa çıkarılmış filan gibi bir şey. Bu rivayet çıkalı bir yıldan fazla oluyor ama sayfada hala öyle görünüyor.
Arda'yı arkadaşlarıyla oynarken izlediğimde, oynamayı bilmediğini görüp üzülüyorum, bir iki kere dolambaçlı bir şekilde ima da ettim, başkaları oynuyor, sen onları eğlendiriyorsun gibi birşeyler söyledim. Artık beni gördüğünde, arkadaşlarıyla oynadığı oyunu bırakıp yanıma geliyor ve gidiyoruz, kendini arkadaşlarıyla oynarken göstermiyor bana.
Benim durumum da hemen hemen aynı: Ben de mücadele etmeyi bilmiyorum.
Bu olaya, belanın üzerine git, öğüdü doğrultusunda yaklaşacağım. Tamamen haklı olduğum bir pozisyonda, başkasını mutlu etmek gibi bir seçimim söz konusu olamaz; kaldı ki, benim yapacağım işin kimseyi mutsuz etmesi de düşünülemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder